Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi

Türkiye'nin ilk tıbbi bitkiler bahçesi
ekosistemimizin farkına varmak için fırsat sunuyor..

Kimyasal katkısız yetişen 700'ü aşkın tıbbi bitki,
sera, herbarium, laboratuar..

Sağlık Çevre Okulu, staj imkanı, yayınlar,
tez-proje ve kurum destekleri..

Geçmişle bugünü buluşturan
geleneksel tıp festivali..

Biyoçeşitliliğin korunup geliştirilmesine,
tıbbi bitkilerin etkin ve güvenli kullanımına katkı..

Dr. Ahmet Beyatlı
Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Bitkisel ilaçların insan ve hayvan hastalıklarının önlenmesinde ve tedavisinde uygulanmaları ile ilgili ilk yazılı kayıtlar eski uygarlıklara ait  mezar kazılarında ve tapınakların duvarlarında bulunmuştur. Babil-Asur çivi yazıları bitkisel tedavi konusunda tıbbi amaçlar için kullanılan çok sayıda bitkisel ilacı tarif eder (Belladonna veya Güzel avratotu, Boru çiçeği, Keten, Servi, Ardıç, İncir, Soğan..). Eski Mısır tıbbında, birçok  faydalı bitki kullanılmıştır (Anason, Sinameki, Dut, Ayçiçeği, Banotu, Safran, Kekik, Tarçın..) ve bunların tıbbi etkileri ile ilgili bilgiler tıbbi papirüsler üzerine yazılmıştır. Geleneksel tıpta bitkilerin, tohumlarının, meyvelerinin, yapraklarının ve diğer organların farklı sebeplere sahip çok sayıda hastalıktan korunma ve tedavide kullanılması uzun süreli tecrübelere dayanmaktaydı. 19. yüzyılın başından sonra yapılan kimyasal araştırmalar, kullanılan çok sayıda bitkinin tedavi edici etkilerini onaylamıştır.

Etnoveteriner tıp (Ethnoveterinary medicine) geleneksel veterinerlik uygulamalarını test eder. Hayvan sağlığında, bitkiler tek veya kombine olarak (sinerjik) büyük bir koruyucu ve tedavi edici potansiyel etkiye sahiptr. Hasta hayvanla işbirliği imkanının ve yalnızca hayvanlara yönelik formların olmayışı nedeniyle veterinerlikte bitki formlarının kullanımı sınırlıdır. Sekonder bitki metabolitleri (heterositler, alkaloitler, saponositler, terpenoitler, tanenler, flavonitler) çok yönlü kimyasal bileşime ve farklı farmakolojik etkilere sahiptir. Taksonomik olarak ilişkili bitkiler çoğunlukla kimyasal olarak benzerdir, fakat tamamiyle aynı metabolitleri üretmezler, bu nedenle farmakolojik etkileri benzese de insan ve hayvan hastalıklarının önlenmesinde ve tedavisinde birbirlerinin yerini alamazlar. Fitoterapi hem profilaktik (koruyucu) amaçlarla, hem orta şidette hastalıklar, kronik hastalıklar ve tekrarlayan enfeksiyonların tedavisinde, hem de organik hayvancılıkta kullanılmaktadır. Fitoterapötikler (bitki ektreleri, esans, vb.) sentetik-kimyasal veterinerlik maddelerine göre avantajlıdır (aşırı doz, komplikasyonlar). Bitki ekstrelerinin uygulanması çoğunlukla organizma fonksiyonlarını uyarmaya ve savunma yeteneklerini arttırmaya yöneliktir. Örneğin immün sistem uyarıcı etkiye sahip bitkiler Atkuyruğu (Equisetum arvense L.), Dar yapraklı ekinezya (Echinacea angustifolia DC), Ökseotu (Viscum album L.) Mısır Ipek (Stigma maydis) antioksidan aktivite gösterir. Geleneksel tıpta diüretik ve böbrek taşı düşürmede kullanılır. Noel gülü (Helleborus L.) zehirli olmasına rağmen etnoveteriner tıpta koyun, sığır ve atlarda parazitlerden, kronik hastalığın akut evrelerinden, iştahsızlıktan korunma ve immün cevabın tetiklenmesi amacıyla uygulanır.

Bazı ülkeler, hayvancılıkta antibiyotiklerin, biyostimülatörlerin, hormonların ve diğer büyüme ve üretim uyarıcılarının büyüme destekleyicisi olarak rutin kullanılmasını yasaklamıştır. Son zamanlarda araştırmalar antibiyotiklere alternatifler bulma yönünde odaklanmıştır. Bitki ekstreleri gibi besin takviyesi kullanarak, hidrolitik enzimlerle gıda sindirimini uyarmak ve patojenik mikroorganizmaların gelişimini önlemek mümkündür. Bu şekilde et, süt, yumurta gibi hayvan ürünlerinin kalitesi de iyileşebilir. Bitki ekstrelerinin kullanımı patojenik mikroorganizmaların direncine yol açmaz ve gıdada hiçbir kalıntı olmaz; tamamen güvenlidir. Esansiyel bitki yağları bakımından zengin Papatya (Matricaria chamomilla L.), Fesleğen (Ocimum basilicum L.), Oğulotu (Melissa officinalis L.), Civanperçemi (Achillea millefolium L.) gibi aromatik bitkiler antimikrobiyal etkiye sahiptir, bu nedenle etnoveteriner tıpta doğal dezenfektan ve antiseptik olarak kullanılmaktadır. Bakteri ve mantar öldürücü aktivite gösteren bitkilerden Kızılbacak (Chenopodium botrys L.) ve Kanaryaotu (Ambrosia artemisiifolia L.), Acı pelin (Artemisia absinthium L.) ve Ayvadana (Artemisia vulgaris L.) yüzyıllar boyunca antelmintik olarak ve kan parazitleri (Trypanosoma, Plasmodium spp.) ile enfekte olan hayvanların tedavisinde kullanılmıştır. Erkek Eğreltiotu (Dryopteris filix-mas L.) rizomlarının dekoksiyonu tenyalara (Taenia saginata, Taenia solium) ve kurtlara (Fasciolahepatica) karşı en güçlü doğal ilaçlardan biridir. Bazı ülkelerde Noel gülü (Helleborus L.), Ak çöpleme (Veratrum album L.) ve Tütün (Nicotiana tabacum L.) birlikte pişirilir ve büyükbaşlarda bitlerin yok edilmesinde kullanılır.

Sindirim sistemi hastalıklarının tedavisinde de çok sayıda bitki kullanılmaktadır: Aktif içerikleri genelikle acı olanlar (Papatyagiller, Asteraceae..), glikozitler (örneğin Ak söğüt Salix alba L.'deki salisin), esansiyel yağlar (Keten Linum usitatissimum L., Ebegümeci  Malva sylvestris). Etnotıp’ta (Ethnomedicine) geviş getirenlerde ishal tedavisi için (Sinirliot (Plantago major L.), Aynısafa (Calendula officinalis L.), Isırgan (Urtica dioica L.), Tıbbi hatmi (Althea officinalis L.), Dereotu (Anethum graveolens L.), Ak söğüt (Salix alba L.) gibi bitkiler kullanılmaktadır. Çeşitli cilt ve mukoza zarı hasarlarında, yara ve yanıklarda ise Sarı kantaron'un (Hypericum perforatum L.) yağlı ekstresi harici olarak kullanılır.

Hayvan hastalıklarının önlenmesinde ve tedavisinde başarıyla kullanılan bitki türlerinin sayısı fazladır ve bunların kayıt altına alınması büyük önem taşımaktadır. Aktif içerikler, etki mekanizmaları ve bitki ekstrelerinin uygulanması hakkındaki bilgiler hâlâ çok eksiktir. Bu yüzden, yeterince çalışılmamış ve az bilinen bitki türleri üzerinde fitokimyasal, fizyolojik ve fitofarmakolojik araştırmaları yoğunlaştırmak gerekir.