Tamamlayıcı Tıp
Dr. İnci Erkin
Çağ Hekimliği diye adlandırılan ve 20.yüzyıI sonu ve 21.yüzyılda özellikle Batı Dünyasında milyonlarca insanın ilgi odağı haline gelen ve sağlıklı olmak amacı ile uygulanan yöntemlere kısaca bir göz atacağız bugün..
Enteresan olan Yeni Çağ Hekimliği olarak adlandırılan iyileştirici yöntemlerin aslında yeni değil binlerce yıl geriye dayanan geçmişleri olması... Unutulup bir yana bırakılan yada hiç öğretilrnediğimiz hatta hor gördüğümüz yöntemler sanki bizlere nispet yaparcasına tekrar sahnedeler..
Tıbbın Tanı ve Tedavi Olanaklarının ne kadar geliştiği gör. nniine alınırsa, bu tür eski olarak adlandırabileceğimiz bilgilere neden dönüş olduğu ve prim yaptıkları konusunda biz sağlıkçıların biraz da kendimizi sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
Bunu bir anlamda insanları sırf fiziksel beden olarak görüp, bu bedeni de parçalara ayırıp, değişik uzmanlık alanlarında tanıyı çok güzel koyabilmemize ama neden ve niçinlere eğilmeden bazen hastamızın elini bile tutmadan ve onu bir bütün olarak görmeden iyileştirmeye çalışanlarımız olmasına bağlıyorum.
Alternatif değil İntegratif yani birleştirici Destek Tıp tanımını tercih ediyorum.
Yeni Çağ Hekimliğinde en çok kullanılan tamamlayıcı tedavi yöntemleri.;
Fitorerapi-Aromaterapi, Akupuntur, Nutrisyonel Tıp, Chiropracric, Naturopati. Homeopati, Mind-Body Medicine, Tai chi, yoga, değ:şik Meditasyon Teknikleri, müzikoterapi, Enerji Terapileri-qi gong, shiatsu, reiki, jin shin, TT
Masaj Terapileri- watsu, Dokunma Terapileri, renklerle ve taşlarla tedavi, hayvanlarla ttdavi,Yaşam Tarzı Öğretim Teknikleri, NLP, vs..
Önemli olan destek ve terapilerin belli bir disiplin ve protokol ile uygulanmasıdır
Prof. Mehmet Öz'ün Kardiyovasküler cerrahide çığır açan tekniklerin yanı sıra touch terapi ve müzik terapilerini de hastalarında başarı ile kullandığını biliyoruz.
Amerika ve Avrupa'da pek çok saygın tıp merkezi arrık klasik tıp ile destek tıp yöntemlerini birleştirerek kullanıyorlar.
Complementary-Alternative Medicine (CAM) araştırmaları Amerika'da kongre destekli yapılıyor.
Cari Sağan'dan iki deyişi burada belirtmek istiyorum 'bilim bir gerçekler topluluğu olmanın ötesinde bir düşünce biçimidir' 'delil'inyok oluşu, yok olmanın delili değildir'
binlerce yıllık geçmişi olan terapilere de gene bilimin ışığıaltında ama önyargılı olmadan yaklaşmalı, gerekirse klasik tıp bilgimizle beraber bu terapileri de elbette kulaktan dolma bilgilerle değil, öğrenerek kendimiz, ailemiz ve hastalarımız yararına kullanmalıyız.
iyi olma ve iyi leştirebilme bir sanat gibi algılanmalıdır
bedeniniz yaşamınızın aynasıdır. her şey sizin bilinciniz ve farkındahğınız ile başlar. Yaşamınızda olan her şey, beceninizde olan her şey sizin bilincinde olduğunuz bir şeyle başlar. Siz:n bilinç ve farkındahğınız sizin kim olduğunuzla ve var olmanızla ilgili
deneyiniminizdir. Hangi kararları alacağınıza hangilerini red edeceğinize siz karar verirsiniz. Ne düşüneceğinize de siz karar verirsiniz, ne hissedeceğinize de.. Kararlarınız sizi kalıcı bir stresle terk ederlerse stresi fiziksel bedeninizin içerisindeymiş gibi hissedersiniz. Stresin semptomlar oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. Burada herkes için enteresan olan kendi bedenlerinde hangi stres hangi semptomu oluşturuyor sorusunu sormaktır.
Bu sorgulamayı bilinç düzeyimizi zorlayarak ve bedenimizi tanıyarak yaptığımızda , beden haritamızı çıkarabiliriz. Yani hangi davranışların bizi ne tür strese yönlendirdiğini ve bu stresin bedenimizde hangi semptom'un durağında bizi indirdiğini, davranış biçimimizin bize nasıl bir konaklama bedeli ödeteceğini önceden bir gezi programında olduğu yihi belirleyebiliriz. bizler farkındalığımız ve varoluş deneyimimizle aslında bir enerji'yiz. isterseniz buna 'yaşam enerjisi' diyelim. bu enerji sadece beynimizde yaşamaz, tüm bedenimizi doldurur. farkındalığımız bedenimizdeki her hücre ile bağlantılıdır. farkındahğınız ve bilincinizle bedeninizdeki her organla, her doku ile bağlantı kurabilirsiniz. Bazı semptomlar ve bozukluklarla etkilenmiş organlarımıla iletişim kurarak tedaviye yardımcı olan pek çok metot vardır.
Yaşam enerjimiz bizim gözle göremeyeceğimiz bir biçimde derimiz gibi bizi sarıp sarmalar ve korur. bilincimiz ve farkındalığımızdaki bir değişiklik yaşam enerjisi alanımızda (aura)bir değişiklik oluşturur. enerji alanımızdaki değişildik fiziksel bedenimizdeki değişiklikten önce olur. olaylara bu şekilde baktığımızda, enerji alanımızı yani aura'yı fiziksel bedenimizin değil, aksine aura'nın yani ererji alanımızın fiziksel bedenimizi oluşturduğunu var sayabiliriz fiziksel bedenimizde gördüğümüz , bilincimiz-farkındahğımız ile başlayan bir sürecin sonucudur kendi gerçeklerimizi kendimiz yaratırız. bizi sttesle baş başa bırakan bir karar verdiğimizde, yaşam enerjisi alanımızda belli düzeyde bir yoğunluk sonucu bir blokaj oluşur ve bu blokaj fiziksel düzeyde bir semptom oluşturur..
