Ayurveda ile Tedavi
Uz. Dr. M. Ender Saraç
Bilinen ilk kutsal metinlerden olan “veda”lar binlerce senelik geçmişe sahiptir. Ayurveda, vedaların kırk kolundan biridir. Ayur “hayat”, veda “bilgi” demektir; hayatın her alanında mükemmelliği amaçlar. Ayurveda bütünsel bir tıp sistemi sunar, sağlıklı ve uzun yaşamanın sırlarını verir. İlkeleri evrenseldir ve her zaman geçerlidir. Sadece Asya tıbbını değil, eski Mısır ve Yunan tıbbını da etkilemiştir.
Şu anda Hindistan’da “ayurveda” adı altında yüzlerce tıbbî yöntem uygulanmaktadır. Hintli bilim ve felsefe adamı Maharishi Mahesh Yogi önderliğinde Batıda da uygulanabilmek üzere geliştirilen “Maharishi Ayurveda”, pekçok tıbbî araştırmayla yararlılığı kanıtlanmış bir sistemdir.
Hiyerarşi nedeniyle önceleri sadece krallara, racalara ve asillere uygulanan ayurveda, uygulayıcıların ailelerinde nesiller boyu saklı tutulmuştur. Bazı aileler bu bilgiyi korumuşsa da, bozulan ayurveda yöntemleri olmuştur. Bu nedenle Maharishi, bilginin özgün halini koruyan ayurveda hekimleriyle temas kurmuş, bilgiyi standardize etmiş ve güncelleştirmiştir.
Dünyanın küreselleşmesi ve iletişimin artmasıyla, bilgiyi aile içinde saklı tutma görüşü sona ermiştir. Bilgi, ilk defa 1986’da büyük bir kursla Batılı hekimlere aktarılmış, 1989-1990 yıllarında Amerika’da, 1990-1991 yıllarında da Avrupa’da popülarite kazanmaya başlamıştır.
Ayurveda tıbbı, evrendeki her şeyi bütünün parçası olarak kabul eder. İnsanı fiziksel ve ruhsal yapısıyla bir bütün olarak ele alır. Kişiye kendi beden tipini ve özelliklerini tanıtır, yanlış yaşama tarzını değiştirmeyi önerir, yıpranmalardan korur. Hastalıkları ortaya çıkmadan belirleyip önleyebilir. Hastanın o anki bulgularını değil, hastalanmasına yol açan nedenleri (risk faktörlerini) ortadan kaldırmaya çalışır ve etkilerini zamanla gösterir.
Ayurveda tıbbı, aşırı ihtisaslaşarak bütünsellik ve derinlikten uzaklaşan Batı tıbbının ürkütücü yan etkilerini azaltıp iyileşme sürecine destek olabilir.